evveli yazı | sonraki yazıRENEE FLEMİNG / 40 yaşında olgunlaştım, mahcubiyetimi yendim1990’ların başında Metropolitan’da Almamiva (Figaro), Desdemona (Otello), Violetta (La Traviata) yorumlarıyla yıldızı parlayan Amerikalı lirik soprano Renee Fleming, 52 yaşında kariyerinin parlak günlerini yaşıyor. “Halkın divası” Clinton’ın veda, Obama’nın yemin töreninin yıldızları arasında yer aldı, albümlerinin sayısı 30’u aştı, 1998-2009 arasında üç Grammy kazandı, dünyanın önde gelen operalarında sahneye çıkıyor. 2011 Haziranı’nda Paris Operası’nda Otello’da Desdemona’yı seslendiriyordu, ertesi ay Salzburg’da Viyana Filarmoni’nin, kasımda Rodelinda operasıyla Metropolitan’ın solisti olacaktı. İstanbul Festivali konseri öncesinde, Paris’ten aradık. Her ne kadar vedalaşırken kibarlığından vazgeçmeyip "üzerine düşünülmüş, iyi hazırlanmış sorularınız için teşekkür ederim" dese de geçmişteki kötü günleri hatırlatan soruların birbiri ardına gelmesinden pek hoşlanmamıştı. Bu nedenle sohbetimiz sadece 20 dakika sürdü, divanın caz merakından, korsan kayıt koleksiyonuna uzanan birçok soru defterimde kaldı.
Opera dünyası globalleşiyorKlasik müzik atmosferi, izleyici, üslup açısından Avrupa ve Amerika’daki farklılıkları 1984’ten bu yana gözlemliyorsunuz. Hazır sizi Paris’te bulmuşken sormak istiyorum: Bu farklar son 25 yıl içinde değişti mi; global köye dönüşen dünyanın opera sahneleri arasındaki farklar ortadan kalkıyor mu? Avrupa salonlarında daha rahat söylüyorumAvrupa’da sahneye çıktığınızda kendinizi Amerika’daki kadar özgür, rahat hissediyor musunuz; çekindiğiniz, yapmamaya çalıştığınız şeyler var mı? Sahne korkusunu yenme formülüm2002’de Sunday Times’taki röportajda uzun yıllar öğretmenliğinizi, ses danışmanlığınızı yapan Beverly Johnson’la, diğer hocanız Elisabeth Schwartzkopf’u karşılaştırmışsınız. “Schwartzkopf, Fleming’in sesini öyle geri çekmeye çalıştı ki, bu zorlamanın yıkıcı etkilerini düzeltmek Johnson’ın yıllarını aldı” yorumu yapılmış. Schwartzkopf’un yaptığını pek anlayamadım, üslubunuzu gereksiz süslerden arındırıp sadeleştirmek mi istemişti? İstanbul’a ailemle geliyorumTemsilden önce sizi rahatlatacak küçük ritüelleriniz var mı? AİLEDEN ŞANCIRenee Fleming, Indiana doğumlu. Müzisyen bir aileden geliyor. Annesi Patricia şan öğretmeni, babası Edwin ise müzik öğretmenliğinin yanı sıra kasaba kilisesinde koro şefi. Kardeşleri Ted ve Rachelle de müzikle ilgileniyor. Hatta annesinin bir zamanlar ailece radyo programı hazırlamayı hayal ettiğini söylüyor. 11 yaşında dişimde kredi kartıyla şarkı söylemeye çalışıyordumABD’nin ilk kadın cumhurbaşkanı olmayı hayal ediyordu. Müziğe başlangıcı keman, viyola, kompozisyon dersleriyle oldu. Ayrıca bale kursuna gidiyordu. “Aslında annemin karnında müzik derslerine başlamışım. Şan öğretmenliği üzerine eğitim alırken, üniversitenin son yılında bana hamile kalmış. 5-6 yaşlarında evde şan dersi verirken dizinin bibinde otururdum. Operada söylediğinde beni de götürürdü. Ayrıca üniversitede şan üzerine master yapıyordu. Babamla koro çalışmalarını izlerdim. çevremde hep müzik vardı, fakat ben pop ve caz dinlemeyi tercih ediyordum.” Sesi çok daha sonra keşfedildi. “11 yaşında dişlerimin arasına kredi kartı sıkıştırılıp, şan eğitimi almaya başladım. çok tuhaf bir durumdu ve hiç hoşnut değildim. Tabii ki ilk öğretmenim annemdi. Geçenlerde 18, 19 yaşlarında, öğrencilik günlerimde kaydedilen kasetler geçti elime. Sesim sivrisinek gibiydi. Ancak beş yıl sonra sesim kişiliğini buldu…” Juilliard’da okurken akşamları caz barlarda şarkı söylüyordu16 yaşına geldiğinde Fleming besteci olmaya karar vermişti. 20’li yaşlara kadar müzikte seçim yapamadı. Ancak bundan sonra hedefini netleştirdi. New York üniversitesi’nde Patricia Misslin’in şan öğrencisi oldu. Onun yönlendirmesiyle operaya yöneldi. üniversite yıllarında okul barında caz üçlüsüyle konserler veriyordu. Başarısını gören saksofoncu Illinois Jacquet’ten turne daveti aldı. Ancak o Eastman Müzik Okulu’nda şan eğitimini sürdürmeye karar verdi. Fulbright bursunu kazanıp bir yıl Avrupa’da Arleen Auger ve efsanevi Elisabeth Schwarzkopf’tan dersler aldı. “Schwarzkopf’la geçirdiğim bir haftanın sonucunda yaptığım tek şey oturup saatlerce ağlamaktı. Bir gün çok iyi olduğumu söylüyor, diğer gün felaket buluyordu tekniğimi. özgüvenim zedelenmişti. Yine de ondan öğrendiğim bir şey gelişmemde çok önemli rol oynadı: O güne kadar sağlığıma dikkat ediyor, iyi prodüksiyonlarda rol almaya özen gösteriyordum. Bunlar yetmez, sesinin kontrolünü sağlaman gerekir, kalite, renk, tınlama ve güzelliğini kontrol edebilmen lazım, demişti. Bana farklı tonlar aramayı öğretti.” Solti: Bebeğim, istediğin kadar çocuk yapabilirsin!1980’lerde New York’ta Musica Viva konserlerinde sahneye çıkan Fleming, ilk önemli fırsatı 1986’da Salzburg Landestheater’da yakaladı. Konstanze rolünü canlandırdı. 1988 ise kariyerinde sıçrama yılıydı. Houston’da Figaro’nun Düğünü’ndeki Kontes rolüyle ilk önemli başarısını kazandı. Bu önemli çıkışın ardından sınavı kazanıp Metropolitan Operası’na kabul edildi. Aynı zamanda New York City Opera’da rol aldı. Sonrasında hızla yıldızı parladı. Kolaratur, lirik ve spinto soprano repertuvarıyla dikkat çekti. “çok geç kaldığım düşünülebilir belki. Fakat 20’li yaşların başında henüz hazır değildim, sesime henüz çekidüzen verememiştim. Ayrıca bu stresi kaldıracak güce sahip değildim.” Parfümü, tatlısı yapıldıGeçmişin Callas gibi divalarına benzemiyor Fleming. Kaprissiz, dinleyicileriyle sıcak ilişki kurabiliyor, röportajlarda özeleştiri yapacak, hatalarını anlatacak kadar özgüven sahibi. Halktan kaçmıyor, sohbet ediyor, soruları cevaplıyor. “Artık halk geçmişteki gibi sevilebilecek fakat aynı zamanda iletişim kurulabilecek, kullanıcı dostu divalar istiyor” diyor. Geçmişin kaprisli diva imajından çok rahatsız. Bunu kimi zaman espriyle ifade ediyor: “Diva lekesini çıkaracak detarjanın keşfini dört gözle bekliyorum!’ Kitap yazdı, Chicago Operası’nın danışmanlığına atandıİyi düzeyde Fransızca, Almanca, biraz İtalyanca bilen Fleming’in operada en sevdiği lisan Fransızca. KONSER ÖNCESİKonser öncesindeki saatleri yalnız ve sakin geçirmeye özen gösteririm. İcra için düşünsel odaklanma gerekiyor. Akşam yemeğinde bir arya bile söyleyecek olsam, benim için üç saatlik opera gibidir. Eğer sahne korkunuz varsa, buna karşı sahneye çıkmadan önce düşünsel olarak hazırlığınızı yapmış olmalısınız. SES DEĞİŞİMİŞanda teknik yetkinliğe ulaştıktan sonra, bunu korumak için her gün çalışmak gerekir. Sürekli mikro düzeyde ayarlar yaparsınız. Her gelen gün bir öncekinden farklıdır: Kasların gerginliği, yaşadığınız stres, hava koşulları, alerjenler sesi etkiler. Vücudun bir parçasını enstrümana dönüştürüp icrada kullanmak gerçekten zorlu bir uğraş. Bu nedenle sesi korumak gerekir. Sesi neyin, nasıl etkilediğini pek bilmiyoruz. Bu da en gizemli yanı. Tabii ki ben de her şancı gibi sesimle ilgili endişeliyim. Hatta zaman zaman bu endişe halini sanat düzeyine çıkardığımı bile düşünüyorum. çok dramatik, çok zorlu rollerden uzak duruyorum. İstemdışı kaslardan oluşan bir organ, aynı zamanda bir ensrüman ses telleri. çalışıyoruz, umud ediyoruz, dua ediyoruz, düş gücümüzü kullanıyoruz, düşünüp tartışıyoruz. Oysa sesin kendi belleği var. Her an isyan edebilir. Her an sesimi kaybedebilirim. Sesi korumak için elimizde iğneler, tabletlerle koşturuyoruz. Farkında olmasak da, çoğu zaman bu formüller işe yaramıyor. Kimi zaman duygusal travmalar sese yansıyor. 2000’lerdeki boşanma sürecinde bunun olumsuz etkilerini yaşamıştım. Şancıların meslek yaşamları kısadır. 20 yıl göz açıp kapayıncaya kadar geçer. Bunu fark ettiğinizde kendinize sorarsınız: Daha ne kadar şarkı söyleyebileceğim acaba? Bundan sonraki her gün bir armağandır. Sesimi zorlamam, bana uygun olmayan rolleri seslendirmem. Bugüne kadar 52 farklı karakter seslendirdim. Artık söylemeyi hayal ettiğim bir rol kalmadı. Geçen yıldan bu yana La Traviata’daki Manon ve Thalis’i repertuvarımdan çıkardım. Uzun yıllar yaptığım gibi, artık her gün yüksek dağlara tırmanmak istemiyorum. çok tehlikeli bir besteci olan Verdi’nin zorlu eserlerini de artık söyleyemem. Bu nedenle Strauss ve Wagner üzerine uzmanlaşmaya çalışıyorum. Günün birinde yavaş yavaş ya da aniden sesim esnekliğini kaybedecek, konserleri bırakmak zorunda kalacağım. Eğer opera hayatımdaki tek şey olsaydı buna katlanmak zor olacaktı. Neyse ki şimdi dengeli bir hayatım var artık: çocuklarım, dostlarım, iyi bir ilişkim. Gayet iyiyim ve her türlü sürprize hazırım. SAHNE KORKUSUBir zamanlar, operayı bırakacak kadar yoğun yaşadım sahne korkusunu. Sahnede ürpermekten, titremekten bahsetmiyorum. Ciddi, çok ciddi panik yaşıyordum bazen. Vücudumdaki tüm hücrelerin, hep bir ağızdan şu anda bu sahnede olmamam lazım, dediğini hissediyorum. 10 yıl önce bu korkuyu yenmeyi başardım.POP DüNYASI BENİ ŞAŞIRTTIDark Hope albümü için teklif geldiğinde kararsızdım. Kızlarım Amelia (18) ve Sage’e (15) danıştım. Zaten Sage, pop şarkıcısı olmak istiyor, onun için de kendini sınama fırsatı olacaktı bu proje. Fakat “hiç iyi fikir değil” dediler önce.Ardından onları ikna ettim. Şarkılar hakkında bana fikir verdiler. Aslında bana çok uzak bir işti pop söylemek. Yıldızların bana yardım edeceğini hissettim, kabul ettim. Durağanlığı hiç sevmem, hep yeni bir şeyler öğrenmek, denemek isterim. Bu açıdan iyi bir tecrübeydi. Bence klasik müzik, dünyayla bağını güçlendirmeli. Bu işe başladığımda hiç hayal etmediğim bir atmosferle karşılaştım. Solistin üslup açısından özgürlüğü neredeyse hiç yok, dahası müthiş bir disiplin var. Gördüklerim rock konusundaki kanılarımı baştan aşağıya değiştirdi. Popta şimdilerde çocuksu, tiz, gençkız sesleri çok popüler. Ben olgun kadın sesiyle söyledim şarkıları. HEDEFİM DAHA İYİ OLMAKGelecekle ilgili tek hedefim işimi daha iyi yapmak. Birlikte çalışmaktan mutlu olduğum kişilerle, orkestralarla, daha derin, katmanları olan icralar sunmak istiyorum dinleyiciye. Artık tırmanmam gereken çok yüksek zirveler yok, sadece küçük tepecikler kaldı geriye. önemli olan süreklilik ve sesimi mümkün olduğunca uzun zaman kullanabilmek. Sesi korumak bile, dağcılık kadar heyecanlı bir uğraş. Her gün müthiş bir kararlılıkla çalışmak gerekiyor. Kendinize dikkat etmezseniz, hiç beklemediğiniz anda sesinizi kaybedebilirsiniz.DOYUMSUZUMBirçok şarkıcı, ben şarkı söylemek için doğmuşum, der. Bana sorarsanız, evet iyi bir sesim var. Ama yaşadığım şehirde en az 100 bin kişi daha var sesi güzel olan. Ben kişisel niteliklerim ve bunları fark edip geliştirme çabam nedeniyle şanslı ve onlardan farklıyım. Belki bundan biraz doyumsuzum. Kendini sorgulayan, araştıran tüm müzikçiler gibi. İçimden bir ses sürekli, haydi bir Violetta yorumu daha, diyor. VERİSMOGenellikle iki yılda bir albüm hazırlıyorum. Son albümüm Verismo’nun hazırlıklarına başladığımda diskografime baktım. Ne eksik, diye sordum kendime. Dram eksikti. Dönem eserlerini gözden geçirdim. Mascagni, Catalani, Cilea, Zandonai’nin eserlerinde güzel aryalar buldum. Bu eserlerin bazıları komik denecek kadar basit öyküler, bazıları sahnelenmeye değmeyecek yapıda. Ama içlerindeki müzik müthiş. Mesela Zaza’dan, içinde bir de çocuk konuşması olan, 10 dakikalık kesit aldım. Hüzünlü, çok etkileyici bir eser. En sevdiğim ise Lodoletta. Bu çalışma sırasında dönemin birçok önemli solistini keşfettim. Bu eserlerin bazılarında sahne kayıtlarını albümde kullandım. MEZZOSOPRANO EZGİ SAYDAM’IN KONSER İZLENİMLERİ39. İstanbul Müzik Festivali çerçevesinde, 22 Temmuz Cuma akşamı Aya Irini’ de Avusturyalı Şef Sascha Goetzel yönetiminde Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası dünyaca ünlü soprano Renée Fleming ile bir konser verdi.ünlü soprano konserin ilk yarısında Richard Strauss liedler ve Jules Massenet Cléopatre ve Thais’den iki arya seslendirdi. Opera aryalarına başlamadan önce aryalar ve rolleri hakkında İstanbul seyircisini aydınlatan birkaç küçük açıklama yaptı. Fleming, son derece hafif, yumuşak ses rengi ile olağan üstü kolay yaptığı pianissimo’ları ve asla zorlayıcı olmayan vokal tekniği ile gerçekten Aya Irini kilisesinin akustiği içinde büyüleyici ve kendine özgü bir yorum sundu. Borusan Filarmoni orkestrası da bu denli yumuşak bir sesi kapatmadan gerçekten bütün nüansları ustaca ortaya çıkararak ve de seyirciye duyurarak ve eşlikte pek çok yerde şarkıcının sesini pianissimo kalarak destekledi. Henüz ikinci yarıya gelmeden Fleming’in gerçek bir Puccini sopranosu olduğu zaten duyulmaktaydı. İkinci yarıda söylediği Puccini’nin La Boheme operasından Mimi’nin ‘Donde lieta usci’ aryasındaki ustalığı ile bu tez bir kez daha doğrulanmış oldu. Konserin ikinci yarısında değiştirdiği olağan üstü kostümü ve de Dvorak’ın Rusalka’sı çek dilinde söylediği ‘Song to the Moon’ isimli Arya ile gerçekten sesinin ve müzikalitesinin bütün imkânlarını ustaca kullandı. Bu aryadan önce yaptığı açıklamaları. doğal tavırlarıyla Fleming divalığı zaten özümsemiş çok tecrübeli bir sanatçıydı. Konser G. Verdi’nin I Vespri Siciliani’den ‘Merce,dilette amiche,’ Elena’nın Bolerosu ile son buldu.Bu görkemli bitiş ile Fleming ve Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın ustaca düzenlenmiş programı da sona erdi.Ancak İstanbul seyircisinin bitmeyen alkışları Renée Fleming’e dört kez daha bis yaptırdı. Söylediği ilk bis parçası zaten ondan en çok beklenendi. Tabiki G. Puccini’in Gianni Schicci operasından‘o mio babbino caro’ isimli soprano aryasıydı. Fleming çok yumuşak ve kendine özgü bir yorum sundu. Ardından G. Gershwin’in Porgy and Bess müzikalinden ‘Summertime’ ve L.Bernstein’ın Batı Yakasının Hikâyesi müzikalinden I Feel Pretty isimli şarkılar ile devam etti. Gershwin ve Bernstein’ı anadili İngilizce dolayısı ile ve stil olarak son derece başarılı yorumladı. Hatta ‘Summertime’ı söylerken kendisindeki Puccini repertuarının yumuşaklığını ve Gershwin’ın 20.yy stilini ustaca birleştirdi. G.Puccini’nin Tosca Vissi d’arte aryası ile gerçekten çok profesyonel bir bitiş yaptı. İstanbul seyircisi Renée Fleming’e ve Borusan Filarmoni orkestrasını ayakta alkışlayarak veda etti. Kokteylde sohbet ettik23 Temmuz Cumartesi günü saat 18.00-20.00 arasında uzun süredir Amerika da yaşayan değerli bilimadamı Dr. Yalçın Ayaslı ve eşi, Serpil Ayaslı Türk kültürünü tanıtmak amacı ile Nuriosmaniye’de yeni açtıkları ‘Armaggan’ isimli mağazalarında Renée Fleming için önemli bir resepsiyon düzenledi. Resepsiyonda Fleming kendisi ile tanışmak isteyen herkesi tek tek dinledi. Kendisine iletilen sorulara çok mütevazi bir şekilde cevap verdi. LİNKLERWikipedia biyografisi |